Aylık arşivler: Ocak 2015

Çalışma odasından nerelere: Baba ben koç olmaya karar verdim!

Çok sevgili bir dostumun bloguna konuk olmuş çalışma odam. Yazıyı görene kadar ne yazıdan, ne de o fotoğrafların çekildiğinden haberim vardı doğrusu 🙂 İçinden gelmiş yazıvermiş, ne de iyi etmiş. İçtenliği ve bana hatırlattıkları için Zeynep‘e çok teşekkür ediyorum buradan.

Yazıyı okuyunca 1.5 yıl öncesine gittim. İnsan nasıl da unutuyor bazı şeyleri. İlk işi bırakmaya karar verdiğimde babamla aramızda geçen bir diyalogu hatırlattı bana.

Ben: Baba ben işi bırakmaya karar verdim. Koçluk yapacağım, eğitimler vereceğim. Dünyaya dair daha çok şey öğrenmek ve dünyayla daha çok şey paylaşmak istiyorum.

Babam: N’oldu kızım işinde bir sorun vardı da bizim mi haberimiz yoktu? Çok iyiydin sen işinde, hem severdin de???!!”

Ben: Severdim de, bir şeyler eksik işte baba. Hayat başka yerlere çağırıyor adeta beni.

Babam: Hayat kim, nereye çağırıyor??? Hem neymiş ki bu koçluk? Sen de hep kimsenin yapmadığı işleri buluyorsun.

Ben: Daha iyi değil mi baba? Herkesin yaptığı işi herkes yapıyor zaten.

Babam: O da doğru gerçi…

Ben: ?????! O kadar mı kararlı söyledim sahi?! Bu kadar kolay kabul etmeni beklemiyordum açıkçası.

Ne yalan söyleyeyim bu kadar kolay desteklenmeyi beklemiyordum. Babama o cevabı verebilmiştim çünkü itirazlara karşı kararımı savunmaya hazırdım da kabul görünce bu sefer içime bir parça kuşku düştü: babam haklı olabilir miydi, deliriyor muydum acaba?

Annem girdi o sırada araya, ve bir daha hiç kuşku duymadım kararımdan. Belki bazı şeyler yolunda gitmeyecekti, ama hiçbir şey de beni yolumdan edemeyecekti artık! 

Annem: Sen küçüklüğünden beri böyleydin, bir gün bu yola gireceğin belliydi. Ne kadar erken girersen, şimdiden kendinin patronu olur, ileride o kadar rahat edersin. Çok hızlı ilerledin iş hayatında, hep önden gittin. Daha da yükseldikçe daha da rahata alışırsın, o rahatı bırakması zorlaşır.

Babam: Ben koçluk nedir bilmem kızım, ben seni bilirim. Annen haklı, öyle kararlı anlatıyorsun ki belli sen zaten kafana koymuşsun. Ve sen kafana koyduğunu yaparsın. Yolun açık olsun kızım…

Aradan geçen 1.5 sene zarfında, hala tam olarak ne yaptığımı anlayamamış olmasına rağmen babamla, 13 yaşındaki yeğenim arasında geçen bir diyalog gözlerimi yaşarttı doğrusu:

Mert: Ben ileride ya avukat ya da koç olmayı düşünüyorum.

Babam: Bence koç ol sen de teyzen gibi, avukat çok var. (!)

İşte hayat böyle bir şey. Sen kararlı olunca, sevenlerin başta karşı çıksalar bile, sırf sen olduğun için en büyük destekçin oluveriyor.

Zeynep’in yazısı sayesinde çok içten şükrettim tüm aileme, bana ben olduğum için arka çıktıkları için. Başarıma ya da mesleğime değil, bana ve benim inancıma inandıkları için. Onlar için çok zor oluyor bazen farkındayım, anlatamadıkları bir mesleği olan ve geleneksel yolu seçmeyen bir küçük baş belaları var. Her halimle kabul görmenin verdiği güven için ne kadar teşekkür etsem az…

Dilerim bir gün herkes yüreğinin sesini dinleyebilir ve arkasında yüzlerce destekçi bulur, sırf kendisi olduğu için.

Zeynep’in blogu şıkır şıkır bu arada, hayırlı olsun ve yolu açık olsun. İşte Zeynep’in blogu ve çalışma odam: http://2cities1woman.com/calisma-odasi/ 

Sevgiler,

Ayşe Yazgan

ASKIDA İYİLİK: Gönülden Gönüle…

Askıda kavramını düğünlerde takılan takı adetine benzetiyorum: insan o an yakın olan bir arkadaşının, ya da birlikte çalıştığı bir iş arkadaşının düğününe gider, adettendir takısını takar. Kendisi evlendiğinde ise, aradan belki de yıllar geçmiş, o yıllar sizi ayrı yollara götürmüş, ya da siz evlenmemişsinizdir ve o sizin düğününüzde bulunamamıştır. Fakat sizin düğününüzde de aynı şekilde, daha önce takı takmadığınız, belki de sadece saatlerce aynı masada çalıştığınız ama işinizi değiştirdiğinizde bir daha görmeyeceğiniz insanlar takı takar; ya da hiç ummadığınız bir anda hayatınıza bir anlam katar, yardımınıza koşar.
Sistem böyle yürür gider… O an gerektirdiği için, o an içinden öyle geldiği için yaparsın; karşılığını beklemeden. 
Yapılan iyilikler de böyledir işte, sen birine yaparsın. O kişi başka birine. Unutursun gider. Başka bir zamanda, başka bir şekilde aynı iyiliği sana biri yapıverir bir anda.
KURAL, İYİLİĞİ ORTADA BİR HAVUZA ATMAKTIR, KİŞİYE YA DA DURUMA DEĞİL. Aynı şekilde, aynı anda ya da aynı kişiden gelmez her zaman karşılık ama HEP BİR ŞEKİLDE GELİR çünkü hayat debit-credit hesabı çalışır ve hayat iyi bir muhasebecidir, asla hesabı açıkta bırakmaz 🙂 
Öyle bir anda, öyle beklenmedik bir kişiden geliverir ki en ihtiyacınız olduğu anda, başınızı yukarı kaldırıp göz kırpasınız geliverir, denemeye ne dersiniz?
DAHA İYİ BİR HAYAT YAŞAYABİLİRSİN! BUGÜN BEKLENTİSİZ BİR İYİLİK YAP, HAVUZA AT!

Meslektaşım ve pek sevgili dostum Gülen Gündüz Yılmaz ile 10 Ocak’ta havuza bir iyilik attık. TEGV Yeniköy Öğrenim Birimi’ndeki yeni eğitim programımıza başladık, bu sefer çocuklara eğitim veren gönüllülerle. Aynı havuza iyilik atan diğer insanlarla; çok anlamlı bir gün yaşadık. Eğitim gönüllüleri, çocuklara öğretecekleri şeyi önce kendilerinde bulmak için “kendilerine” söz verdiler. Açtılar kocaman gönüllerini, aldılar bizi içeri 🙏

GÖNÜLDEN GÖNÜLE TEŞEKKÜR: Gönüllü olarak çalışırken, önce kendi üzerlerinde çalışma sorumluluğunu alan tüm kocaman yüreklere, Yeniköy Öğrenim Birimi Sorumlusu Nazan Akbaş’a ve tüm TEGV gönüllülerine sonsuz teşekkürler, GÖNÜLDEN YAŞAMANIN keyfini bir kez daha yaşattıkları için…